28 Şubat 2012 Salı

Kirli Pasakli Futbolcum


Cogu kiz cocugunun hayallerinde prenses olmak, peri kizi olmak gibi pembe hayaller vardir. Benim kizim ise bunlarin tam aksine futbolcu olacagi günleri iple cekiyor. Hergün okulda ders saati bitmesine ragmen 1 saat daha fazlaliktan kalarak arkadaslari ile top kosturuyor. Olurda kendisini 10 dakika önce alacak olursak kiyametleri kopariyor.
Babasinin "benim kizim doktor olacak" telkinlerine hic aldiris etmiyor. Ben ise kendisine her ne meslek secerse secsin arkandayiz mesaji vermeye gayret ediyorum. Bu futbolcu olmasini destekliyorum anlamina gelmiyor aslinda ama onun kendisine güvenmesi, anne babasinin her daim yaninda oldugunu hissetmesini istiyorum. Eminimki ilerdeki yaslarinda daha cooook meslek guruplarina ilgi duyacak. Simdiden sartlandirilmasina gerek yok yani.



Okulda önceleri erkek cocuklarin onun kabul etmesi icin cok caba sarfetti yavrum. Onu kiz oldugu icin klasik bir erkek oyunu olarak kabul ettikleri bir oyunun icinde görmek istemediler. Ama Sumeyra yavrum o kadar kendinden emin bir sekilde kisa zamanda kendisini kabul ettirdi ki artik arkadaslar icinde top oynanacagi zaman aranan istenen bir isim haline geldi. Futbol oynanan yerde onca erkek cocugun arasinda tek kiz cocugu Sumeyra. Kiz arkadaslari da ondan cok sikayetci. Oyun arkadasi olarak kendisi ile hic bir sey paylasamadiklarini söyleyip duruyorlar.
Kah futbolcu kah kaleci görevini üstlenen kücük melegim iste fotografta da görülecegi üzere kir pas icinde eve dönüyor.




Cocukken oyun esnasinda kirlenmenin, gönlünce camurlara batmanin ne denli bir keyif oldugunu bildigim icin ona temiz kalmasi icin bir baski uygulamiyorum. Cok sükür camasir makinesi diye bir icat var. Her okuldan geldiginde üzerindeki kiyafetlerini siyirip onu yikayip temizleyip bir cok zahmet ceksemde onun mutlu ve anneden korkmadan oynamasina degiyor bence.




Görüldügü üzere tepeden tirnaga kadar camur icinde yavrum. Öyle az bir sey degil yani insanin tahammül sinirlarini zorlayan kirli hali. Sumeyra´da en hosuma giden sey onu bu kirli pasakli halde her gördügümüzde bize icten ice gülerek "evet kendimi ne hale soktugumun farkindayim" der gibi siritmasi. Onun gülen yüzünün solmamasi ve hic üzülmemesi icin Rabbime dualar ediyorum o zaman.

Allah cümlemizin yavrularinin yüzünü hep güldürsün ve bizleri onlari mutlu eden ebeveynler olarak kilsin.




20 Şubat 2012 Pazartesi

Serhat Akca ve Irmak Kerimoglu, Sizi Ne Cok Sevdigimizden Haberdar misiniz?



Siz güne nasil baslarsiniz?

Her zaman söylenir, güne nasil baslarsaniz öyle gider diye. Bu sözün cok haklilik payi var, mutlaka sizler de hayatinizda bunu tecrübe etmissinizdir. Öfkeli stresli bir gün genellikle o sekilde sonuclanir. Neseli bir günde ise kendinizi daha bir pozitif bulursunuz. Belki de kizmaniz gereken bir cok seye daha az tepki gösterirsiniz.

Ben son zamanlarda harika bir program kesfettim. Herkesin hosuna giden seyler farklidir biliyorum. Bu da benim hosuma giden güzel bir olay diyebilirim.
Önceleri arada bir bakarken sonra devam ettikce büyük bir haz aldigimi farkettim ve elimden geldigince her sabah izlemeye basladim.
Evet siz de merak etmissinizdir artik... ben günüme TRT Haberdar´i izleyerek basliyorum. Hem tüm dünyadan haberdar oluyorum, yabanci ülkelerin vatanim hakkindaki düsüncelerini ögreniyorum, hem de cok keyifli vakit geciriyorum.

Böyle bir haber programini insanin kendisine cok yakin hissetmesinde elbetteki sunucularinin cok cok büyük bir payi var.
Alisilmis haber programlarinin tam aksine cok sicak, sevecen ve izleyicilere hitab eden, yorumlari ve birbirlerine atismalari ile kendilerini seyircilerine son derece sevdirebilen iki sunucumuz var, Serhat Akca ve Irmak Gürcan Kerimoglu. Cok tatlilar, dünyalar tatlisi... Gazete haberlerini sunarken yaptiklari sirinliklerle ve arada bir sorduklari sorularla hepimizi ekran basina kilitliyorlar. Seyircilerinden fotograflar istiyor, haber aralarinda herkesle paylasiyorlar. Velhasil müthis keyif alarak izliyorum.

Bu arada artik beyim de bana katildi. Bizim evimizde her sabah ilk olarak TRT Haberdar aciliyor. Her ne kadar cocuklari okula hazirlama vaktine rastladigi icin ilk bölümlerini kacirsakta, sabah sabah yavrularimizi okula ugurladiktan sonra sicacik kahvalti cayimizin buhari tüterken, hafta ici keyifli kahvaltilarda bulusuyoruz o harika ekiple...



Iste burada bizim yavrularimizin fotograflarindan bir kare sunuyorlar. O hos yorumlarini eksik etmiyorlar.





Güzel olan TRT Haberdar´in cocuklarimizin da diline dolanmis olmasi. Zaten haber izlemekten hoslanan oglum ve insaallah ilerde ona benzeyecek kizlarim da anne babasini örnek almis oluyorlar. Dünyadan haberdar bir genclik yetirtirmemizde ön ayak oluyor bu aliskanligimiz.

Hafta ici Haberdar´a doyamayanlar cumartesi günleri Dünyadan Haberdar´i izleyerek harika bir hafta sonuna baslayabilirler üstelik.  :)

Serhat Akca ve Irmak Gürcan Kerimoglu´na bizlere verdikleri deger ve sunduklari harika haber programi icin cok tesekkür ediyorum.

Kisacasi iyiki varsiniz, hayatimiza renk katan güzel insanlar...

Sizi Seviyoruz...







16 Şubat 2012 Perşembe

Hafta Sonu Faaliyetleri


Cocuklarimiz hayatta en önemli varliklarimizdir. Onlara bu stresli ve yogun hayatta oldukca cok vakit ayirmamiz gerekiyor. Ben sahsen cocuklarimla en cok gezmeyi, tozmayi ve faaliyetlerde bulunmayi seviyorum.



Okul ve kurslarla yogun gecen hafta icinden sonra eglenceli ve keyifli bir hafta sonunu hakediyorlar. Onlarla daha önce belirledigimiz bir program uyguluyoruz. Tüm faaliyetlerimiz icin daha cok cuma ve cumartesini kullaniyoruz. Bu iki gün icinde bilgisayar ve tv oyunlari da serbest. Üstelik gece yatma vakti hafta icine nazaran 2- 3 saat daha gec olabiliyor. Genellikle yatakta tv keyfini de eksik birakmiyoruz. Bu iki günün tadini sabahtan aksama kadar cikariyorlar yani. Pazar günlerimiz daha cok diger haftaya hazirlanmakla geciyor.



Tüm anne babalara agiz tadinda keyifli vakit gecirmelerini tavsiye ediyorum.




12 Şubat 2012 Pazar

Anneanne Dede Günleri


Yavrulara örnek olmak gerek. Biz anne babalarimizi ziyaret edecegiz ki onlarda biz yaslaninca bizleri ziyaret etsinler.



Biz bu güzel ziyaretleri haftada bir iki defa gerceklestirmeye calisiyoruz. Anneanne ve dedemiz cok memnun kaliyorlar.



Bazen onlarin ev islerinde yardimci oluyoruz. Bazen pastalar börekler yemekler hazirlayip hep beraber yiyip iciyoruz.



Koyu sohbetlere daliyoruz. Hal hatir soruyoruz. Ihtiyaclarini ögreniyor ve gideriyoruz. Sevinclerimizi, basarilarimizi, hüzünlerimizi paylasiyoruz. Onlarin hayat tecrübelerinden yararlaniyoruz.



Her halukarda onlari memnun birakiyoruz. Bazen evimize dönerken anneannemizin dedemizin gözlerinin doldugunu görüyor, duygulaniyoruz. Anliyoruz ki onlari ziyadesiyle memnun ediyoruz.



Yavrularim anne babanin degerini ögreniyorlar böylece. Iki elleri kanda olsa anne babaya kosmalari gerektigini, onlara sayginin emekle gösterildigini, yorulmanin tatli sevincini yasarayak tecrübe ediyorlar.



Büyüklerimizin hayatimizda ne kadar önemli bir yer tuttugunu onlari kaybetmeden önce ögreniyorlar.

Insaallah diyorum, eger Rabbim ömür verir de yaslanacak kadar yasarsak yavrularim bu tecrübelerle bizleri yanliz birakmazlar. Ben elimden geleni yapiyorum, tabiki takdir Allah´tandir.

Yasli insanlarin bir yük gibi görüldügü su dünyada onlarin asil büyük bir nimet olduklarini kesfetmelerini diliyorum. 


"Anne babaya iyilik Allah´a iyilik gibidir."









6 Şubat 2012 Pazartesi

Yüzüyoruz, Yüzmeyi Tavsiye Ediyoruz


Sporun hayatimizdaki önemi malum. Saglikli bir yasam icin cocukluk döneminde bir aliskanlik yerlesmesi de sart. Hele de bu spor yüzme olursa bence daha da önemli. 



Muharrem yavrumla Sumeyra yavrumu yüzme kursuna yazdirdim. Her ne kadar kres ve okulda yüzmeye gitselerde özel bir kursun yerini tutmuyor tabiki.
Sumeyra tamamen yeni baslayanlar kursunda, Muharrem ise biraz daha tecrübeliler arasinda. Muharrem yavrum ana sinifinda iken sudan korkmus ve bu korku onun yüzme testini tamamlamasina engel olmustu. Iste ta o zamanlara dayanan bir tecrübe söz konusu.





Kursumuzun bir ayini basariyla tamamladik. Geriye iki ayimiz daha kaldi. Sevindirici olan daha kursun ortasina bile gelmeden yavrularim yüzmeyi büyük bir ölcüde ögrendiler. Buradaki adiyla "Seepferdchen" yani "Denizati" diye adlandirilan erken yüzücüler sertifikamiza az kaldi.
Kursun bitimine kadar sadece detaylara yogunlasacaklar ve düzenli antrenmanlarla iyi bir sonuc elde edecekler insaallah. Gecen haftadan beri tamamen desteksiz herhangi bir malzeme kullanmadan derin havuzda yüzmeyi basardilar. Hatta suya atlama, dalis, sirtüstü yüzme, kurbagalama teknigi tam oturdu sayilir.

Amacim yavrularima yüzmenin diger asamalarini da ögrenecekleri kurslar sunmak. Yani sirada bronz, gümüs ve hatta isterlerse altin madalya alabilecekleri yüzme kurslari var.

Neler olacak bakalim görelim...