29 Eylül 2011 Perşembe

Jacks´in Dünyasina Dalan Cocuklar


Gecen bir hafta sonu cok sevdigim arkadaslarimla yavrularimizi Jacks Fun World adli kapali oyun alanina götürdük.


Kuzularimiz cok ama cok eglendiler. Zip zip keyfi hep beraber daha bir heyecanli oldu.


Hele bir de bisiklet yarislari vardi, görülmeye degerdi.


Ya kücüklerin tüm alani dolasan tren keyfi nasil anlatilir bilmiyorum.


Veya golf oynamak... Dilini dislerinin arasina alarak dikkatini bir noktaya toplamak... :)

 Önce tek kisi, sonra iki kisi diye baslayan golf oyunu...



Sonrada miniklerin de katilimiyla bayagi bir kalabaliklasiyor...


Aslinda golf alanina miniklerin velileri olmadan girmesi yasak ama bizimkiler bize sorma ihtiyaci bile hissetmeden, nasil becermislerse, bir sekilde biryerlerden oraya sizmayi basarmislar. :)


 Onca keyfin icinde en cok hosuma giden bu botlar oldu.


 Tipki carpisan otolar gibi... bunlar da carpisan botlar...


Bütün günün keyfini cikarmak isteyen yavrular yemek vaktinde bayagi bir enerji topladilar dogrusu...

Her ne kadar akillari orada oynamakta olan cocuklara takildiysa da aclik herseyden agir basti...

Afiyet olsun kuzucuklarim... :)

Oldukca uzuuuuun ve harika bir gün gecirdik hep beraber. O gün en güzel keyif kan ter icinde kalana dek oynayan yavrulari izlemek ve arkadaslarla yapilan hos koyu bir muhabbetti.

Bir dahaki sefere tekrar görüsmek üzere...



25 Eylül 2011 Pazar

Hayata Dair Bir Cift Söz

Bu gece icimden dökülenleri paylasmak isterim...



Yillarca bosa kürek ceker de insan, bunu okyanusun ortasina gelince farkeder. Bu durumda ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilir.



Hayat, malesef sona ererken kiymeti bilinen yegane zaman sermayesidir.



Incinince insan gönlü, ne yapsin sarayi köskü.



Sabir mutluluga gebedir. Yeter ki ümidimizi kaybetmeyelim.
 


Her insan etrafindaki onca kalabaliga ragmen yanlizdir aslinda.



 
 
H. Mungan
 
 


19 Eylül 2011 Pazartesi

Ya Dualar Kabul Olursa...

Son zamanlarda is hayati, coluk couk, ev isleri, okul dersleri vs. vs. sikayetlerim artmisti. Hayat üstüme üstüme geliyor diye düsündügüm zamanlar cogalmisti... Derken cocuklarimla birbirimizi kirmaya, bagirip cagirmaya basladik :(
Bu durum o kadar vahim bir hal aldi ki, ben artik iki büyük cocugum olmadan yanlizca bir gün gecirmek istiyorum diye haykirirken buldum kendimi... Biliyorum her zaman hersey güllük gülistanlik olamazdi, sinirlerimin artik yipranacak bir tarafi kalmamisti.
Dudaklarimdan cocuklarim olmadan bir gün istedigimi ifade eden kelimeler dökülürken dualarin vede beddualarin kabul olacagi bir ani yakaladigimi nereden bilebilirdim. Rabbim o an sadece benim degil cocuklarin da cigliklarini duydugunu bana cok büyük bir dersle hatirlativerdi. :(




Bebegimi kontrol icin götürdügüm doktor yavrumun yeni dogdugu andaki sarilik hastaliginin henüz bebekten gecmedigini farketti. Bizi hastaneye gönderdi. Sorularimin cogunu yanitsiz birakti. Zaten eve gelen ebemiz de sariligin tam gecmedigini ifade etmis, acilen doktora götürmemi tembihlemisti. Bir anne olarak ben de yavrumun hala sariligi atlatamadiginin farkindaydim ama zamanla gecmesini bekliyordum tabiki.
Bunca tesbitten sonra hemen hastanenin yolunu tuttum. Kara cigeri veya safra kesesinde sorunlar olabilirdi. Hastanede yapilan kan tahlilinden sonra gercektende sarilik teshisi kondu ve o gece bebegi hastanede tutmalari gerektigini söylediler.


Cok ama cok hazirliksiz yakalanmistim. Böyle bir sonuc beklemiyordum. Telaslanmistim. Kardesim bütün gün yanimdaydi ve beni teselli etmeye calisiyordu. Ama ben bir annenin olabilecegi kadar endiseli ve de üzgündüm. Hastanede bize ayrilan odaya yerlestik, bazi kontroller yapildi, babamiz geldi vs. derken gece oldu.

Gece olup, herkes gidip, karanlikla birlikte sakinlikte cökünce birden bütün bir günü gözden gecirdim. Cok yanliz ve de üzgündüm. Daha da kötüsü  iki büyük yavrumu cooook özlemistim.
Ayrica bu odaya yerlestirilirken 6 numarali odanin kapisina takilivermisti gözlerim. Cünkü Sumeyra´m kücükken o odada 3-4 gün kalmisti. O zamanlar ne kadar üzülüp agladigimi hatirladim. Rabbime onun bir kere sesini bana duyurmasi icin ne cok dualar ettigim geldi aklima. Sonra o hüzün yogunlugunda dün geceyi animsadim. Nasil dua veya beddua etmistim? "Iki büyük cocugum olmadan en azindan bir gün gecirmek istiyorum!" demistim. Iste o dua kabul olmustu. Peki sonuctan memnunmuydum? Asla... Hem de cok pismandim.
Keskelerle doldu o an kafamin ici....
Pismanliklar icimi kemirip durdu...
Onlarsiz bir gece dahi ne kadar da yüregime oturmustu...

Ayrica bu hastanede hasta yavrusunu yillardir tedavi ettirmeye calisan bir arkadasim gelmisti aklima. Yavrusuna bir derman bile bulamayan bir anneydi o. Ben ise sadece bir gecede bu kadar üzülmüstüm. Yillarca saglikli, güzel ve akilli yavrularimi bana bagisladigi icin Rabbime ne az sükretmistim. Kimbilir yerimde olmayi isteyen ne cok anne vardi.

Pismanlik yüregimi burkmus, icimi acitmis, bana hic kimsenin veremeyecegi kadar büyük bir ders vermisti.
Her iste bir hayir vardir mantigi ile o gecenin hakkimda olan hayrini düsünüp durdum sabaha kadar. Seher vakti kah uyanik kah yari uyur sekilde sükürlerle karsiladim dogan günesi. Hayatima o gün yeniden basladim sanki. Rabbime bana bu cezayi verdigi icin tesekkür ettim. Anladim ki bir musibet bin nasihatten hayirliymis vesselam...

O gün öglen yapilan muayeneler sonucunda bebegimin tüm organlarinin saglikli oldugunu ve de nadirde olsa bazi anne sütü ile beslenen bebeklerde sariligin vücuddan gec atildigini ögrendim. Artik sükretmek icin daha cok nedenim vardi. Tüm bu sonuclar farkli da cikabilirdi.
Ama ben hastaneye yatis sebebinin yavrumun hastaligindan cok Rabbimin bana bir dersi oldugunu kavrayarak evime dündüm.

Beni yavrularima, yavrularimi da bana bagislayan Rabbime sükürler olsun.





13 Eylül 2011 Salı

Bir Kumbaranin Kazandirdiklari


Cocuklara kücük yaslarindan itibaren harclik yöntemiyle para yönetimi bilinci verilmelidir. Tecrübelerime dayanarak oglumda cok iyi sonuclar elde ettigimi söyleyebilirim. Simdi kizimin da en az agabeysi kadar bu bilinci kazanmasina ugrasiyorum. Kizim para biriktirmek adina önceleri kumbaradan ziyade minik süslü cüzdanlari tercih etmisti. Biz de onu kirmadik, birde cüzdan yöntemini deneyelim dedik. Fakat kücük cocuklarda kumbaranin sart oldugunu farkettik. Simdi düzenli para biriktiriyoruz. Coooook cok sevdigimiz bir oyuncak almak icin mesela. Öyle hemen hazira konmak yok. Bir seylere ulasmak icin biraz zahmet cekmeli ki, o esyanin kiymeti bilinsin.
Bizler yavrularimizi egitip, onlara bir seyleri ögretirken aslinda onlarin bize ne cok sey kattiklarinin farkindamiyiz acaba? Su kücücük kumbaranin bile her iki tarafa ne kadar faydasi dokundu. Bir anne olarak kumbaranin ne ise yaradigini anlatirken sunlari ögrendim:

-sabirli olmayi
-tane tane anlatmayi
-kendi para yönetimimi gözden gecirmeyi
-o yasta cocuga ne kadar harclik verecegimi arastirmayi,
-yavruma örnek olmayi
-iki cocugum arasinda adaleti gözetmeyi
-ve daha neler neler
...

Insan her yaptigi iste kazandiklarini ve kaybettiklerini bir farketse hayat ne kadar daha anlam kazaniyor diye düsündüm ayrica. Malesef bu hizli ve stresli yasam sürecinde durup düsünmeye bile zaman bulamadigimizi farkettim. Demekki eger isterse insan minik bir kumbaradan bile ne dersler cikarabiliyormus :)

Hayirli bol kazanclar ve güle güle harcamalar dilerim...


11 Eylül 2011 Pazar

Burada Bayram Derken...

Erken dogan kizim, aniden karar verilen Türkiye tatili, okul baslangiclari, vs. vs. derken bir cok kez oldugu gibi yine notlarimizi yazmakta gec akldik tabiki. Eee bu yogun hayat ancak bu kadar firsat veriyor insana. Hem icerde hem disarda calismanin zorluklari yanisira bir de annelik bunlara eklenince nefes alacak zaman bulmakta zorlaniyor insan.

Derken biz gelelim Ramazan yazimiza...
Ramazanin yarisini Türkiye´de gecirdik, harika duygular yasadik. Cocuklarima burada yasatamayacagim bir cok sey gösterme imkanim oldu ramazanla ilgili. Bu güzellikleri devam ettirmek adina hemen yeni dogmus bebegimize ve tatil sonrasi yorgunluk ve okul baslangici yogunlugumuza ragmen yine de misafirler agirladik.
Elimizden geleni yapmaya calistik.

Kizim ve oglumla güzel masalar kurduk.
Nacizane yemekler tatlilar hazirladik. Yavrularim da bana cok ama cok yardimci oldular.
Kizim hatta bir ara o kadar yogunluguma gelmis olmaliki buzdolabindaki not panosuna kendi cabasiyla söylediklerimi not almaya calisti. Her ne kadar kelimeleri harf harf söylemem gerekse de yine de onun hevesini kirmak istemedim.


Karisik ve daginik mutfagi toparlamada bile minik prensesimden yardim aldim. Böylece cabucak bitecek isler daha da uzun sürdü. Her yer islandi. Sular dolap kapilarini asti gecti. Ama yine de yavrucugum bana yardim etmekten vazgecmedi.

Oglumda bos durmadi bu arada. O da alisverislerimizi yapti. Cöp kutularimizi bosaltti. Masayi kurmamiza yardim etti. Ikisine de bunca ugraslarindan dolayi cok tesekkürler.

Iki hafta Türkiye´de iki hafta da burada gecen mübarek Ramazan cabucak geciverdi. Bayram geldi catti.
Yavrularim her bayramda oldugu gibi bu bayram da cesitli hediyeler aldilar. Onlara her zamanki gibi 3 güne 3 hediye hazirladim. Onlarin heyecani ve bir diger günü iple cekmeleri kacirilmamasi gereken cok güzel anlardi dogrusu.

Benim cocuklugumda bayramlik elbiselerimizi basucumuza koyar sabahin biran önce gelmesi icin cabucak uyurduk. Simdiki cocuklar malesef o kadar cok seye sahipki hic bir sey onlari heyecanlandirmiyor artik. Bu yüzden ben de bu 3 hediye formülünü gelistirdim ve de cok ise yaradi.

Bayramin 1. günü bayram namazi sonrasi yavrularim daha üzerlerine bayramliklarini bile giymeden hemen ilk hediyelerini acmak istediler. Hediyelerle sevindikten sonra ailece güzel bir kahvalti yaptik. Sonra büyüklerimizi ziyarete gittik. Her ne kadar anne babalarimiz yanimizda olmasalarda yine de cocuklarimiza bayramda büyüklerin ziyaretine gidilmesi gerektigini gösterdik.


Derken bayramin ikinci günü geldi catti. Malesef cocuklarim buradaki tüm müslüman cocuklarinda oldugu gibi okula gidip geldiler. Burada sadece bayramin birinci günü yavrularimiz okuldan izin alabiliyorlar. Okuldan gelir gelmez hemen ikinci hediyeler acildi...
Ücüncü günümüz de ikinciden pek farkli degildi dogrusu. Her ne kadar bize de kücük oldugumuz icin tek tük misafirler geldiyse de cocuklar sabah okula gitmek zorunda oldugu icin bayramin bu günleri pek keyifli gecmedi.



Her halukarda elimizde olan imkanlar dahilinde yavrulamizin bayrami geleneklerimize uygun yasamalarini istedik. Bunu ne kadar basarabildik bilmiyorum ama en azindan anne babanin bir seye deger verdigini görmeleri onlara da örnek olmustur.


Bir dahaki neseli bayramlari iple cekiyorum. Ümid ederim daha niceeeee bayramlar geciririz hep beraber.






  

9 Eylül 2011 Cuma

Prensesimin Ilkokul Heyecani

Eveeeeet benim minik prensesim de ilkokula basladi artik. Ana sinifi baslangicini anlatan yazimda da bahsetmistim, burada anne babalar cocuklarina okula baslarken resimde görüldügü gibi ici hediye ve sekerlemeler dolu kocaman külahlar (Schultüte) hediye ederler. Külahi kizim begendi, icini ben doldurdum. Yavrumun haberi olmadan bu külahi dolduracak irili ufakli bazi hediyeler aldim ve prensesim uyurken külahini hazirladim.


Okuma yazmasini hizlandiracak oyun, minik cüzdan, banyo keyfine yaracak oyuncaklar ve sampuan...


Tv oyunu, zeka gelistirici kelime oyunu, yap bozlar...


Lük serisine ait egitim setleri...


Bir yerlere giderken pesine alabilecegi kücük oyuncaklar, ayaklari miknatisli koyuncuk...

Prenses not kutusu, yatarken yorgan altinda veya karanlik odada oynayabilecegi el feneri, su aralar biriktirdigi Filly atlarindan bir kac avuc...


Uzun güzel saclarina yakisir harika tokalar ve takilar...


Ingilizcesini gelistirecek oyun...
(Bizim ögretmenimiz 1. siniftan itibaren ingilizce egitimine basladi, harika bir sey bu. Bir cok sinifta daha sonraki yillarda baslaniliyor diye duydum. Zaten kizimin anaokulundan da biraz pratigi var, eminim bu sayede okul icin iyi bir temeli olusmustur.)


Yavrum okula gidecegi sabah kalkip salona geldi. Sehpanin üzerindeki külahi görünce nasil sevindi anlatamam. Zaten böyle bir hediye alacagini biliyordu ama iceriginden haberi olmadigi icin heyecanlandi tabiki. Külahin agzinda bulunan tülden iceri bakti. En üstteki hediyeleri görmek istedi en azindan. Ne de olsa ne kadar uzun zamandir sabrediyordu. Hatta hediye alisverisini yapip eve geldigimde ona alisveris posetlerinin icerisine bakmamasini tembihlemistim. O da heyecanini kaybetmemek icin sözümden hic cikmamisti. Artik son gün sabri tükenmisti, bir an önce okula gidip eve gelip külahina kavusmak istiyordu.

Her zamanki gibi tüm 1. sinif ögrencileri ve veliler olarak  salonda yerlerimizi aldik. Diger siniflarin bizler icin hazirladigi gösterileri izledik.
 Tüm ögrencilerde ayni heyecan, birazdan sahneye cagilacaklar...


Evet iste o an, adi okundu yavrumun ve hemen yerinden firladi. Emin adimlarla sahneye cikti. Cok mutluydu. Kac aydir
"Anne ben ne zaman okula gidecegim?"
veya
"Okula gitmem neden bu kadar uzun sürüyor?"
veya
"Anne neden yaz tatili var? Ben daha önce okula baslasam olmaz mi?"
gibi soru yagmurlarina tutmustu beni...

Ve simdi o an gelmisti artik... :)

Kizim tipki abisinde de oldugu gibi yüksek zekali cocuklarin özel egitim aldiklari özel bir sinifa alindi. Bu sonuc beni cok cok mutlu etti tabiki.
Ögretmenimizde bir cok ögretmene nisbetle cok daha iyi hazirlanmisti. Kendisi velilere cok büyük özen gösterdi. Cocuklarimiz icin fotograf kareleri cekebilecegimiz mekanlar hazirlamis ve sinifta tüm hazirliklarini bitirmisti. Siparis verdigi listedeki tüm esyalari biz velilerden itina ile teker teker yazarak teslim almis, böylece isini ne kadar ciddiye aldigini kanitlamisti. Umarim bu memnuniyetimiz ebedi kalir.


Okula baslangic maceramiz sona erince kücük prenses birden ayaklarinin agridigini kesfetti ve hemen duygu
sömürüsü yaparak kendisini babasina tasittirdi. Baba yüregi ona dayanamadi tabiki.


Dayimiz ve yengemiz de bizim o mutlu günümüze istirak ettiler ve yanlarinda cok hos hediyeler getirdiler. Onlarda minik prensese minik külah ve cesitli hediyeler hazirlamisti, sagolsunlar.


En son evimize vardik... hediyeler nihayet acildi... etrafa gülücükler sacildi... kizim en cokta Filly´lere sevindi...
Yavruma basarilar diliyorum, her zaman her kosulda arkandayim minik prensesim...


4 Eylül 2011 Pazar

Hatirlanmak


Bebegimin bu ilk aylarinda isime biraz ara vermek zorunda kaldim haliyle. Bu arada dogum günüm geldi gecti sessiz sedasiz, sadece aile fertlerimin ve en samimi dostlarimin hatirladigi.
Ben sahsen bu yastan sonra dogum günü kutlamaya merakli bir insan degilim. Neye sevinirki insan yaslandikca, ömrünün kayip gittigine mi?
Ama herseye ragmen yeni yasi kutlamak degil de hatirlanmaktir asil olan. Bir telefon, bir mesaj, bir sicaklik senin özel gününe dair insani memnun edebiliyor.

Nitekim ailemin ve cok samimi dostlarimin disinda calisanlarimdan böyle bir sicaklik görmek beni her sene oldugu gibi cok mutlu etti dogrusu.
Bu memnuniyeti dile getirerek paylasmak istedim. Bu vesile ile tüm calisanlarima tesekkürlerimi sunuyorum. Sizleri de hatirlayanlar bulunsun sevgili arkadaslar... :)